"Şüphesiz ki yorumlama (icra etme) akademik araştırmanın bir anahtarıdır. Her akademik disiplin yorumlar. Bir problemi tanımlama, sayıları anlamlandırma veya gözlemlediğimiz fenomenleri anlama faaliyetimiz gözlem ve yorumlama üzerinden gerçekleşir. Okumasını yaptığımız metinler ve bir araya getirdiğimiz bölümler yorumlama ile anlamlı hale getirilir. "
Aktörler ne yapıyor? Gerçekten onlar ne yapıyor? Peki, onların yazma ile ne alakası olabilir?
Cuma günü İngiliz tiyatro şirketinin (Royal Shakespeare Company-RSC) Stratford upon Avon’da bulunan tiyatro merkezindeydim. Oyun izlemek için gitmedim fakat RSC ile çalışan okul müdürleri için bir konferanstaydım. Meslektaşım Chris ile beraber RSC ve Tate işbirliğinde yaptığımız ve halen devam eden bir araştırma projesinin bazı çıktılarını sunmak için oradaydık.
Konferansın etkinliklerinden birisi Lady Macbeth’in monoloğunu sergileyen aktör Niamh Cusack’ın performansı idi. Kralı öldürme emrini verme cesareti gösterdiği sahneyi bilirsiniz. Replikler şöyle başlar: “Kuzgun’un kendisi Duncan’ın öldürücü girişindeki mazgallı siperleri inleten boğuk bir sestir.” Bunu duyduğunuza eminim, üzerinde çalışmamışsanız eğer.
Cusack sadık bir eş gibi konuştuğu rolünü icra etti (mevcut rolünü oynadığı şekliyle). Peşi sıra iki alternatif şekilde Lady Macbeths rolünü doğaçlama icra etmesini istediler: İlki, ruhlar dünyası ile birlikte bozgunculuk yapmaya istekli bir kadın ve ikincisi de ruh çağıran korkuya kapılmış bir kadın rolüydü.
Cusack’ın icra ettiği (yorumladığı) üç rol de şaşırtıcı bir şekilde farklıydı (ve harikuladeydi). Her bir repliğin başında bir dakika durakladıktan sonra hakikaten farklı bir kişinin rolüne bürünüyordu. Kelimeleri çıkarma hızı, ritmi, ahengi, şiddeti ve dalgalanmasıyla beraber sahnedeki yeri ve bedeninin pozisyon alış şekli değişiyordu. İzleyiciler, oyuncunun repertuvarı üzerinden rol yapma kararlarının nasıl gerçekleştiğini görebilirdi. Sesi, mekânı, zamanı, bakışı ve hareketi nasıl kullandığını çeşitlendirdi.
Daha sonra RSC eğitim programları yöneticisi olan araştırma arkadaşımız Jacqui O’Hanlon izleyenlere gördüğümüz şeyin yorumlama (anlamını keşfetme) olduğunu söyledi. Yorumlamanın başlıca bir yaşam pratiği olduğunu ve sanatın bunu açıkça kullandığını ve öğrettiğini söyledi.
Şüphesiz ki yorumlama (icra etme) akademik araştırmanın bir anahtarıdır. Her akademik disiplin yorumlar. Bir problemi tanımlama, sayıları anlamlandırma veya gözlemlediğimiz fenomenleri anlama faaliyetimiz gözlem ve yorumlama üzerinden gerçekleşir. Okumasını yaptığımız metinler ve bir araya getirdiğimiz bölümler yorumlama ile anlamlı hale getirilir.
Akademisyenin görevi araştırma aşamalarını ve araştırma kurallarını kullanarak sayı, metin veya görsel çalışmalarımızı sistematik ve faydalı hale getirmektedir. Elde ettiğimiz verileri ve analitik çalışmayı akıcı ve doğru bir şekilde ve yetilerimize dayanarak en iyi şekilde tamamlarız. Kaçınması mümkün bir dağınıklık oluşturmamak için çok çalışırız.
Fakat biz yorumluyoruz. Sonuna kadar her şeyi yorumluyoruz.
Yorumumuzu yazının içine yerleştirmeye çalışıyoruz. Bazı zamanlar kelimelerle birlikte görüntüleri, hareketleri ve sesleri de kullanabiliyoruz. Ama akademik yorumlama özünde sözlü ve yazılıdır. Kelimeler yorumlama araçlarımızdır.
Bu, aktörün sahip olduğu kadar esnek bir yazma repertuvarı geliştirmemiz gerektiği anlamına gelir. Neyi söylemek istediğimize ve kime söyleyeceğimize göre akademik yazma repertuvarımız içinden seçim yaparız. Karar veririz ve seçeriz.
Yazma repetuvarımız yazmaya başladığımız türü içerir; dergi makaleleri, blog yazıları, serbest kürsü yazıları gibi. Bu sav, portre yazısı, rapor, hikaye yazıp yazmadığımızı belirtir. Akademik yazma repertuvarı aynı zamanda kelime seçimlerimizi de bünyesinde barındırır. Kelimelerin ne kadarının teknik, gerçekçi, beklenmedik ve gündelik olacağı gibi. Cümle ve paragrafların uyum içinde yerleştirilmesini içerir. Metaforu, benzetmeyi nasıl kullandığımızı ve sıfatları ve zarfları az ya da çok kullandığımızı içerir. İsimlendirme ve çerçeveleme yoluyla zekâmızı ve hayal gücümüzü pratize etmeyi içerir.
Akademik repertuvarımız durağan değildir; zaman içerisinde genişler ve üzerine bilinçli olarak bir şeyler ilave edebiliriz. Aynen aktör gibi keskinleştirmeye ve genişletmeye devam ederiz.
Kuzey yarım kürede akademik takvimin sonuna yaklaşırken-bu benim için hala uzak görünmesine rağmen- yazarlarımızın yorumlayıcı repertuvarını genişletecek okumaları beraber derlemek önemlidir. Bunlar, akademik monografiler formunda veya okunmamış bir takım PDF dergi makaleleri olabilir. Ya da kurmaca, şiir veya kurmaca dışı yazın türü olabilir.
Belki de aktörden başka bir taktik/örnek alarak, yaz ayında biraz dinlenmeye zaman ayırırız. Dinlenme ile biraz prova yapar ve biraz oyun oynarız. Kısa, zevkli şeyleri deneme anları ve bir tür kamusal alanda sergilenecek performans ile nihayete erebilecek veya eremeyecek yorumları yazma deneyimleri için zaman ayrılabilir.
Elbette bir senenin yorgunluğunu atmamıza mal olmadan.
Dinlen. Oku. Yorumla. Yaz. Dinlen.
Metnin kaynağı için tıklayın.
Yayımlanan bu yazı Türkçe’ye Yusuf Fırat tarafından sosyokritik.com için çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz.